22 Aralık 2019 Pazar

Fotoğraflı Duygu Seli ( En uzun gece farkı )

   Kalbinde kötülük olmadığını bildiğim, benim zaaflarımın hepsini bilip yine de bana karşı bunları kullanmayacağını bildiğim tüm herkese kalbimi sonuna kadar açıyorum. Böyle dahiyane bir huyum var . Doğru mu yanlış mı bilmiyorum. Şuan böyle hissettiğim birkaç arkadaşım var. Bana yetiyorlar. Zaten hiçbir zaman çok arkadaşı olan bir insan olmadım. Bazen bu huyum üzünden sağlam kazıklar da yemedim desem yalan olur tabi. 

   Sonradan yakın olduğum çoğu arkadaşım bana ilk tanıştığımızda çok soğuktun derler bir de . Bu benim savunma mekanizmam mı acaba? İlk önce karşımdakini tanımaya çalışırım çünkü. Kalbimi tamamıyla ya da birazını açabileceğim kadar iyi bir insan mı diye beynimde tartarken suratsızın teki mi oluyorum? Hepsi böyle dediğine göre böyleyim. Annem de küçükken suratını bu kadar asma tanımadıklarına ve sevmediklerine demişti. Yalandan gülemiyorum yalandan öylesine sohbet açamıyorum annecim ben ne yapayım. Benim işim değil bu. Gözlerinden yapmacıklık fışkıran ortada sevgi kelebeği gibi dolanan ama içini bildiğim insanlara iyi davranamıyorum, iyi bakamıyorum hatta.

   Aa bak bir de küçükken insanları düzeltmeye bayılırdım. Yani en basit olarak biri geçmişte yaşadığımız bir olayı  anlatıyor. Eğer yanlış söylediği ya da eksik bıraktığı bir yer varsa hemen araya girerdim. Anlatan kişiyi de yalan mı söylüyorum ben hissine büründürürdüm istemeden. Off ne kötü bir özellik. İyiki törpüledim bu huyumu. Şuan bunu yapanları görünce gözlerim büyüyor. Gerçi ben küçüklüğümde annemden çook çimdik yiyerek öğrenebildim ama olsun 😂         
Hala sinirlendiğimde sesimi yükseltmemi tam olarak engelleyemedim mesela. Bir de bağırırken karşımdakine niye bağırıyorsun diyebilirim farkında olmadan. E saf kız sen bağırıyorsun diye bağırıyor o da.

   Bir de heyecanlı heyecanlı bir olayı anlatırken istemsiz desibelimi ayarlayamıyorum. Hele de yolda yürürken heyecanlı bir şey anlattırmasın bana kimse bak söylüyorum. Yanımızdan geçenlerin hepsi duyar anlattıklarımı.

   Gecenin bu saatinde neden kötü özelliklerimi salıveriyorum buraya acaba.
   Bir de en uzun gecede neden yapıyorum bunu blog? Cevap: Her zamanki gibi içimden geldi.

   Bu akşam babam telefondan küçüklük fotoğraflarımı çekip attı. Sanırım fotoğraflarıma bakarak hasret gideriyordu uzaktan. O fotoğraflara bakarken nedense bu özelliklerim geldi aklıma.

    Küçüklüğümü evdeki huzursuzluk dolayısıyla kötü hatırladığımı söylemiştim daha önce. Evimizin şuanki hali, anne babamın şuanki durumları keşke o yıllarda olsaydı, eminim çok çok farklı bir çocukluk hatırlardım.

   Burayı annem ve babamın okumadığını bildiğim için rahatça yazabiliyorum, asla onları üzmek istemem Çünkü onlar da gençti. Severek evlenmişlerse bile farklı farklı sorunlar vardı ve onları bize yansıtmak zorunda kaldılar hiç istemeden. Bazen sırası geldiğinde unutamadığım bazı küçük anıları hatırladıkça anlattığımda inanamıyorlar ve gözlerindeki o hüznü pişmanlığı görebiliyorum. Yorum bile yapamıyorlar çünkü o anımı unutamadığım için kahroluyorlar biliyorum. Ben de kendimi tutuyorum artık anlatmıyorum aklıma gelenleri.

   Bu kadar kötü şeyden bahsettim ama insanın anne ve babası olmasının çok büyük çok eşsiz bir şans olduğunun farkındayım. Kardeşimle beni hep sevdiklerini hatırlıyorum. Bir şeyimizi eksik etmemeye çalıştıklarını hatırlıyorum.  İhtiyacımız olduğunda sarıldıklarını da biliyorum.

   İnsan ailesini seçemez tabiki ama ben bir daha dünyaya gelsem anne ve babamı seçerdim. Eğer bir şans verilse ve annemle babamın ailelerini değiştirme şansım olsa ikisinin de bir ebeveynini değiştirirdim sanırım. Neden diye sorma blog. Ya da bunu yapmaya hakkın yok asla da olamaz deme. Kimin kimi ne kadar üzdüğünü, kimin hayatını berbat ettiğini, kimi ebeveyni o olduğu için ağlattığını biliyorum, gördüm.

   Her şeye rağmen şuanda bu durumdayız. Herkes kendini geliştirdi, büyüttü. Ebeveynlerim de benimle ve kardeşimle birlikte büyüdüler, şahit olduk buna.

   Şimdi her şey çok dozunda, yine şükürler olsun desem çok mu olur? Bir önceki yazımın başlığı da buydu ya ❤

   Bu en uzun gecede içimi döktüm yine duygusallığa boğuldum. Bu akşam baktığım ve bana bu yazıyı yazdıran fotoğrafımı koyayım buraya.


Ve bunu okuyan blog arkadaşım, umarım senin çocukluğun çok güzel geçmiştir. Umarım daha güzel günler seni bekliyordur.
  

13 yorum:

  1. Annen çok doğru söylemiş :) Ben de soğuk nevaleyimdir tanımadıklarıma. Hatta bir arkadaş ortamında nasıl duruyorsam beni yabancı sanmışlar, Türkçe biliyor mu arkadaş dediler, o derece :)
    Ben geçmişe gidebilsem ailemin ebeveynlerini değiştirmezdim de annem ve babamın hiç tanışmamalarını sağlardım. Böylece doğmazdım. Onlar da mutlu olurdu, ben de.
    Herşeyin yoluna girmesine çok sevindim ve de fotoğrafın çok tatlı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok doğru ama valla engel olamıyorum. Şuanki arkadaşlarımdan biri hala anlatıyor, seninle ilk tanıştığımfa ben bu kızla asla iletişim kuramam demiştim diyor :D
      Ben de onu düşünüyorum bazen ama o zaman da başkalarıyla evlenseler daha kötüsü olur muydu diyorum. Mesela babam başka biriyle evlenseydi aynı sorunları o kadın da çekerdi biliyorum. Fakat annem için durum farklı olabilirdi belki.
      Evet şuanki durumdan mutluyum, çok teşekkür ederiim 😍

      Sil
  2. of yaa uzun gecenin duyguları diyosun, bebekliğin çokoş, şimdiki gibi yaniii :) iyisin sen yaa kötü bişi yok normalsin yanii, geçmişi de boşvercen artıık :) duygulandırdın çok amaa. yeni yıl çok neşeli huzurlu olsuuun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya bir duygusallık kapladı beni yine yazdım işte :) bazen böyle yazıları silesim geliyor ama yapmıyorum. Boşvermeye çalışıyoruuum çok teşekkür ediyoruuum :D

      Sil
  3. Ne kadar güzel içinizi dökmüşsünüz... bence yazmak adeta terapi..

    YanıtlaSil
  4. Keşke hep mutlu olsaydık ama olmuyor işte...Bu sefer tam mutlu oldum işte derken gene geliyor bir kötülük.Ben de küçüklüğümden beri senin gibiyim.Yalandan insanların yüzüne gülemiyorum.Bilmiyorum ya insanlar sürekli çok boş şeylere gülüyor en azından bana öyle geliyor.Gülmek bu kadar kolay mı? diye soruyorum kendime,ama cevabını alamıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ben de çok gerçekçiyim ve bazen sadece dalga için şaka için olan konuşmalara katılasım gelmiyor. O zaman da katılmıyotum. Fakat bu yalnızca belli bir yaştan sonra oluyor bence. Daha küçük yaşlarda her şakaya gülmem gerekiyomuş gibi herkesin benim arkadşım olması gerekiyomuş gibi hissediyordum. O his artık olmadığı için mutluyum aslında. Boşver verme cevabını, gülme sadece, zorunda değiliz kii ❤

      Sil
  5. heey, son ağaç ev sohbetini sen de yapsanaaaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu aralar yazı yazamadıım , bir bakayım yazabileceğim bir şeyse mutlaka yaparım deep :D

      Sil
  6. Çok teşekkür ediyoruum :D İnsan hiç unutmuyor ama atlatıyor bir şekilde, ileride çocuklarıma bunu yaşatmamak için söz vererek atlatıyorum ben belki de.
    Yaa o ses ayarlayamamak ne kötü özelliktir, bir de bağırılmasından hiç hoşlanmam yani tezatlığa bakar mısın 😎
    Yaz yazz niye yazmayacaksın. Ben senin içinden gelen yazıları çok seviyorum, yorum yazmadan geçemiyorum hatta biliyorsun :D

    YanıtlaSil
  7. Devamlı gülümseyen insanlara hep gıpta etmişimdir. Ben de ilk bakışta asık suratlıyım sanırım. Güler yüzlü olmak büyük bir avantaj. Fakat insanlara güvenim hiç kalmadı. Özellikle son günlerde yaşadıklarım beni iyice sarstı güven konusunda. Tedbirli olmak karşı tarafa güvenmeme gibi aksi bir durum yaratsa da sonunda üzülmüyorsunuz. Tanıdık ya da yabancı fark etmez. Eşeği sağlam kazığa bağlayayım da sonra Allah'a emanet edeyim diye bir laf var, öyle işte:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım ben dr gıpta ediyorum ama bazı insanlar zorla da gülümsetebiliyor kendini, işte onu anladığım zaman o somurtkanlığım geçmiyor e arkadaş da olmuyorum tabi o durumda. Kesinlikle katılıyorum, o tam olarak güven değil benim için, samimiyetine inanma duygusu desem içime daha çok siner. Çünkü güven çok başka bir şey gibi :D

      Sil

Yaşanılası

  Allah der ki “Kimi benden çok seversen onu senden alırım”…. Ve ekler: “Onsuz yaşayamam” deme, seni onsuz da yaşatırım.   Ve mevsim geçer, ...