29 Nisan 2019 Pazartesi

EŞİTLİK 🙋

Bugün bir durakta otobüs sırasındaydım. Bir kız geldi ve sıranın sonuna geçmek yerine öndeki durağın yanındaki gölgeyi tercih etti beklemek için. Aynı otıbüsü bekliyorduk, belli ki ya herkesin otobüse binmesini bekledikten sonra binecekti ya da birinin önüne kaynak yapacaktı. Otobüs gelince bindim oturdum ve o kız sırada bekleyen bir erkek grubunun önünden bindi otobüse. Bu durum tekrar aklımdaki şu şeyi tetikledi: Biz hem hak istiyoruz bu dünyada kimseden izin almadan varolmak istiyoruz. Kendi ülkemiz adına konuşacak olursam da biz bu ülkede erkekle eşit derecede görülmek istiyoruz bir çok iş alanında erkeklerden geri kalmak istemiyoruz ve EŞİTLİK istiyoruz. Peki bunun için elimizden ne geliyor değil biz ne yapıyoruz diye sormak istiyorum. Otobüse binerken bile bir erkeğin bize gereksiz öncelik vermesini reddetmezsek nasıl haklıca eşitlik arayabiliriz. 
    Bazen otobüslere binerken sıra geldiğinde normalde önümdeki erkek bindikten sonra benim binmem gerekiyor, ama birden bana öncelik veresi geliyor nedenini gerçekten anlamıyorum. Çünkü aynı yaştayız mesela ikimiz de üniversite çağındayız mesela neden öncelik veriyorsun demek istiyorum ama soramıyorum tabi o hengamede. Sadece hayır sizin sıranız buyrun demekle yetinebiliyorum. Bazıları ısrarcı oluyor o zaman aynı şekilde ben de ısrarcı oluyorum. Evet bunu kibarlıktan ve kendine göre saygı anlayışından yapıyor olabilir  ama zaten önce bunları yıkmalıyız ki daha sonra diğer eşitlik ilkelerine hızla yol alabilelim. 
   Bu yukarıda anlattığım olay bazen babam yaşındaki erkekler tarafından da yapılabiliyor. Otobüste ayakta dururken o oturuyorsa yer vermek isteyebiliyor. Belki iş çıkışında formam üstümdeyse yorgunluğumu düşünüp vermek istiyor diye düşünüyorum ama o yokken vermenin hiçbir anlamı yok. Her türlüsünde oturmuyorum tabiki ama oturan hemcinslerim eminim ki vardır. Kadınlar olarak bu konuda kendi aramızda fikir ayrılığına düşmemiz,  çoğu konuda istediğimiz eşitliği tam olarak sağlayamayacağımız anlamına geliyor bence. 
    Eşitlikçi bir dünya diliyorum.
    Sağlıklı, mutlu, huzurlu geçsin her gününüz 🙋

28 Nisan 2019 Pazar

Hastane İstanbul - İç Döküntüsü 😷

Az önce Youtube'ta önüme çıkan TRT Belgesel kanalında bir videoya denk geldim. Adı Hastane İstanbul. İçinde her türlü gerçeğe yer vermişler. Yaşam, ölüm, mücadele, gayret, emek, mutluluk, acı... Her türlü duygu vardı. Hani bir de insanın bazen bomboş bir huzuru olurya hiçbir şey düşünmene gerek kalmadan sadece huzurlu olmak.. İşte o duyguya yer yoktu videoda. Çünkü ne hastalarda ne hasta yakınlarında ne de sağlık çalışanlarında hastanede oldukları süre boyunca o bomboş huzur asla olmuyor. Her an bir şey olacak her an ellerinin arasından kayıp gidecek diye diken üstünde...
   Sağlık çalışanı olduğum için değil de kendimi hasta yakını veya hasta yerine koyduğum için de bunları anlatabiliyorum. Çünkü onlara onlar gibi davranmak için bile üstün empati kurmamız gerekiyor o yoğun iş temposunun arasında. Buna mecburuz çünkü ancak o zaman o dertlere çare olunabiliyor, ancak o zaman kalplerine su serpiliyor.
    Videoyu önüme günlerdir çıkmasına rağmen bu gece izlememin sebebi de bugün bir hastamın ex olduğunu öğrenmem. Sebebini ayrıntılı anlatamıyorum ama en sonki nöbetimde tüm gece yarım saatte bir onun başındaydık.  Sabah başımdaki hemşire ile birlikte odasına son gidişimizde gece ona çok iyi baktığımızı ima edip işaret parmağıyla yukarıyı gösterip sonra da parmaklarını birleştirip "çok güzel" işareti yaptı bize defalarca( konuşamıyordu çünkü). Bir sürü tahmin yürüttük ama sonunda anladım ne demek istediğini. Allah razı olsun mu demek istiyorsunuz dedim. Hah dedi surat ifadesiyle işte onu demek istiyorum.
    Bugün ex olduğunu öğrenince gözlerimin dolmasını engelleyemedim tabi. Benim profesyonelliğim buraya kadar dayandı.
     Yine iç karartıcı bir yazı oldu belki ama yaşadıklarım bunlardı bugün. Uyumadan önce içimi buraya dökmek yazamaya başladığımdan beri en güzel şey.
   Sağlıklı, mutlu, huzurlu geçsin her gününüz 💜
   🌍Videoyu izledikten sonra lütfen organ bağışını da kök hücre bağışını da bir kere daha düşünün. Bize hiçbir zararı olmayacak bir işlemin yokluğundan dolayı neden bir insan daha gözlerini yumsun?

25 Nisan 2019 Perşembe

Dünyanın En Güzel Sesi Olabilir

  Stajdan geldim aşşırı yorgunum ama asla Cem Adrian konserini anlatmayı es geçemem.
  Ah Cem ahh o nasıl bir konserdi o nasıl bir ses cümbüşüydü o ne mizah anlayışıydı.
Ses cümbüşü diyorum çünkü bize yaşattı bunu. Biz başlangıçta playback yapıyor sandık inanır mısınız, çünkü insanoğlu bir tondan bir tona bu kadar çabuk geçemezdi, aynı anda iki ton söyleyemezdi.
Konser başladığı an gözlerimi kapattım içime işlesin sesi,  asla unutmayayım diye. Aynı anda üçümüz de gözlerimizi kapatmışız sonradan öğrendiğimize göre. Ve gerçekten iliklerime kadar hissettim.  Onun sesiyle başımın geriye gittiğini hissettim.
   Adrian'ın iki yanında yer alan müzisyenleri de  kendilerini şarkılara o kadar çok kaptırıyorlardı ki onları izlemek de büyük keyifti gerçekten.
  Adrian başlangıçta kendi şarkılarından söyledi, sonrasında en sevdiğim yere yani türkülere geçti. Türkülere geçmeden önce iki şarkı arasında dedi ki: Bana hep arka taraflar eşlik ediyor ön taraf niye etmiyor acaba türküleri mi bekliyorlar? Sitemli değildi sözü, aksine salonu güldürdü. Ama biz sadece tebessüm edebildik çünkü önceki şarkının etkisinden çıkamamıştık. Diyemedim ki "şarkıları o kadar güzel nakşetmişsiniz ki sesinize, araya giremiyorum girmeye kıyamıyorum😍"
Neysee biraz ciddileşecek olursam,
   Konser, Bostanlı Suat Taşer Açık Hava Tiyatrosundaydı. Açık hava dediğime bakmayın üzerini kapatmışlardı. Ama konserde bir ara o kadar sıcak oldu ki Adrian yukarıyı açtırdı. Sonra bir anda yağmur çiselediğini hissettik. Bir şarkıyı yağmurun altında dinlemek efsane ötesiydi. Ama sadece bir şarkıı, tüm konseri öyle dinleyebilirdim vallahi.
    Konseri Adrian şunu diyerek bitirdi:"Alkışlarınız konserimizin güzelliği için bir kriter değil aslında, bizim için kriter evinize geldiğinizde iyiki gitmişim iyiki dinlemişim iyiki bütçe ayırıp vakit harcamışım diyebilmeniz".  Sonra bitmeyen bir alkış tufanı tabii 💓 Ama evet, yine olursa yine gideceğiz kessinlikle.
    Hemen size videolar bırakıyorum konserden. Gözlerinizi kapatıp dinlemenizi öneriyoruum.











Dünün hatırası da burada duruversin o zaman 💙


23 Nisan 2019 Salı

Güncelleme 😍

Hep saçma zamanlarda yazı yazma isteği geliyor bana, bu zaman da onlardan biri. Kendimi de burayı da güncellemem gerekirse bende değişen bir şey yok. Hala ders çalışmak için kendimi zorluyorum. Çalışamayınca kendimi suçluyorum. Geleceğim için düşünmekten kendimi alamıyorum, ne yapmam gerektiği konusunda çıkmaz sokaklardayım. Şükür ki bu zamanlarımda Göktuğ var her dalıp gittiğimde ne düşündüğümü anlayıp rahatlatıyor. Bir de uzakta oldukları için her düşündüğüm şeyi anlatamadığım ailem var ama onların her an arkamda olmalarını bilmek de yetiyor. Bir şekilde atlatıcaz heralde , zaman geçiyor be bunlar da geçer dimi. Eğer olabilirsem akademisyen olduğumda eminim ki hala yazmaya devam ederim buraya bırakamamm.
    Yarın bahsettim konser var Cem Adrian'ın. Onun için heyecanlıyım. Uzun zamandır konsere gitmiyorduk. Her zaman para durumumuz zamanımız da uymuyor çünkü. Gidip geldikten sonra kesinnlikle yazarım buraya, darlayabilirim :D
    Elime kitap almayalı uzun zaman olmuştu ya blog. Kitap almaktan vazgeçip telefondaki uygulamadan kitap okumaya başladım. Şuan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu' nu okuyorum. Belki de herkesin okumuş olduğu kitaba ben daha yeni başladığım için utanç da duymuyor değilim :( Hemen okuyup bitirmek istiyorum. İyi oldu bu telefondan okumak. Uyurken ışığı kapattığımda da okuyup hemen uykuya dalabiliyorum.
     Az önce Youtube'ta gezerken Hayalet Sevgilim şarkısını gördüm. Ben 10 -11 yaşlarındayken en sevdiğim şarkıydı. En sevdiğim şarkı olmasında söyleyenin isminin İrem olması da büyük etkendi tabi.
   Dinledim , nasıl nostalji yaşadım anlatamam. Bir araştırdım sonra, nerelerde bu şarkıcı neler yapıyor diye. Müziği bırakmış, avukat olmuş, evlenmiş bir de kızı varmış şimdi. Hayat ne garip...
    Ay bir de bu aralar başa sarıp sarıp dinlediğim kısacık bir şarkı var. Televizyondaki bir dizide duyup çok beğendim. Hemen onu da buraya atıp kaçıyorum. Kitabımı okuyup uyuyim artık 😘😘
Kendinize çok iyi bakınnn

15 Nisan 2019 Pazartesi

Yine öldüler

     Bugün okuldan dönüşte yine internette blog yazılarına ve haberlere bakıyordum ki gördüğüm haber artık alışılması olası olaylardan olmasına rağmen benim asla asla alışmayacağım kimsenin de alışmasını istemediğim bir haber yazısıydı.
     Görmeyenler ve okumayanlar için iğrenerek iletecek olursam Afyonkarahisar'ın bilmem ne köyünde iki kız kardeş bir evde başlarından vurulmuş şekilde ölü bulunuyor. Peki bu kardeşlerin katili kim? Tabiki aileden.. Abileri.. Sadece yirmi bir yaşındaki abileri.. Kız kardeşlerin biri yirmi yaşında biri de on altı.
     Beş aylık hamile olan büyük kardeş.. beş yıldır tecavüze uğrayan ve anne-babasına söylemek istediği için öldürülen iki kardeş..
     Benim kelime dağarcığım tükeniyor ama nefretim asla tükenmiyor tükenmeyecek. Beş yıldır tecavüz demek bu abinin on altı yaşına denk gelir. Yani daha ergenliğe yeni adım atan bir abi ve ona yem olan iki kız kardeş demektir bu.
     Bana kim katılır bilmiyorum ama benim daha çok kızdığım ve yaşam tarzını anlamlandıramadığım iki kişi var burada, onlar da anne ve baba.
     İki kızınız var ve evet bir oğlunuz var. Oğlunuz, ergenliğinin cinselliğinin farkına varmasının belki de ilk yıllarından itibaren tecavüze başlamış. Hangi kızınızınsa ne zaman tecavüze başladığını kestiremiyorum. Peki siz kızlarınızın ve oğlunuzun davranışlarına, bakışlarına özellikle birbirlerine karşı tavırlarına hiç mi dikkat etmediniz? Birbirlerine yakınlıklarına peki? Neden ve neden? Aklım da mantığım da içim de almıyor inanın.
     Ben anne değilim evet, yeterince de empati kuramıyorum belki ama etrafımdaki anneleri gözlemliyorum. Özellikle annem küçüklüğümden beri herhangi biriyle (kız ya da erkek farketmeksizin) herhangi bir yerde yalnız kaldıysam beni ve karşı tarafı gözlemler, eğer bende bir farklılık görürse de benimle sohbet tarzında konuştuğunu hatırlıyorum hep. Bu çok zor bir şey olmasa gerek.
     Anne-baba olmak sadece sperm ve yumurtadan birleştirmekten oluşmuyor değil mi? Çocuklarının arasında böylesine iğrenç böylesine aşağılık bir durum varken nasıl olur da fark edilmez. Üstelik de beş aylık hamile olan küçücük kız nasıl fark edilmez nasıl?
    Aklımdan çok fazla cümle geçti bugün, hala da geçiyor ama yazıya dökebileceklerim bu kadarla sınırlı. Kadınlar yine öldüler.
Hoşçakalın, insanların sadece yetiştiği değil, iyi yetiştiği bir toplumda yaşamak en büyük dileğim

8 Nisan 2019 Pazartesi

Geceyedir Küsmelerim

     Eski şarkıları dönüp dönüp dinlerim ben, yeni şarkılara indirmeye dinlemeye pek de elim gitmez. Böyle olunca bazen ezbere dinliyormuşum gibi oluyor, yeni bir şarkıya geçmişim ama haberim yok, çok sonradan farkediyorum. Normalde evde canım sıkıldığında ya da iş yaparken bir müzik açsam da rahatlasam demem hiç, ama bu otobüsler bana müzik dinlemeyi öğretti. Sıkıntıdan midemin çabuk bulanması da buna bir etken tabi. Özellikle midem bulandığında hareketli şarkılar dinlemeye gereksinim duyuyor çivi çiviyi söküyor sanırım :D
     Şuan Badem'den Geceyedir Küsmelerim şarkısını dinliyorum ve geçen sınavımın kritiğini yapıyorum kendimce, otobüs sırasındayım. Elimden geleni yaptım yine. Keşke şunları da yazsaydım dediğim çok oldu çıkınca. Ama her sınav gerçekleşiyor bu neticede. Elimden gelen kadar çalıştım diyemeyeceğim, yılmış hissettim kendimi sınav yaklaştıkça. Son 4 -5 gün çalıştım diyebilirim. Yeterli bir not gelsin valla fazlasını istemiyorum 🙏
     Yüksek lisans yapmak için girdiğim Yökdil sınavıma da aynen böyle çalışmamıştım gerçi ona babaannemin hastalığı da eklenmişti bir sebep olarak ama olsun. Çalışmadım işte. Hayatımı etkileyecek bir sınav olmasına rağmen neden hiç bilmiyorum. Eylülde yine gerçekleşirse ona tam tempo hazırlanacağım eminim. O zamana kadar da ne yaparım bilmiyorum. Zaman yaklaştıkça düşüncelerimin hızı ivmelenerek artıyor, elimden bir şey gelmiyor. Heyecanlanınca ve korkunca herkes gibi midesine ve uykusuna vuran biri olarak da bu etkilerle baş etmek bir hayli zor oluyor.
     Stresi şimdilik geçerseeeek yarın Göktuğ Çanakkale' den dönüyor. Kısa bir ayrılıktı ama aynı şehirde olmak bile yettiği için uzun geldi bana. Özellikle sınavımız varken motivasyon konuşması olmazsa olmazımız. O konuşma yokken eksilerde geziniyoruz :D
     Bu arada hani baloya gitmekten vazgeçmiştik ya Göktuğun finallerine denk geldiği için, işte ben biz hariç çoğu kişi gider diye düşünüyordum fakat kime sorduysam ya gitmiyor ya da kafası karışık. Okulda tek balo organizasyonu vardı , üç oldu. Yeni balo organizasyonu çıkaran kişiler diğerinin üzerine koyarak ilerliyor bir de. Biri ünlü gece klübü ekliyor biri ücretini azaltıyor biri farklı bir şehir sunuyor. Herpsine gitmek için farklı sebepler var o yüzden millet birinde karar kılamıyormuş :)) eğer fakülte üçe bölünürse hiiiç şaşırmam. Sonu ne olacak bilmiyorum haberdar ederim burayı mutlaka.yine insanların derdi beni gerdi.
Gittim ben evi temizlemeye, hoşçakaaal 💃

Yaşanılası

  Allah der ki “Kimi benden çok seversen onu senden alırım”…. Ve ekler: “Onsuz yaşayamam” deme, seni onsuz da yaşatırım.   Ve mevsim geçer, ...