LİSEDEKİ AŞK MEŞK OLAYLARI/LİSEDE SEVGİLİ YAPMAK HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUN?
SENCE YAPILMALI MI?
Bu konu hakkında yazılanlardan gördüklerimi okudum. Herkesin daha çok derslere önem verilmesi gerektiğini yazdığını gördüm genel olarak. 18 yaşımızda üstümüze öküzün oturduğu gibi oturan üniversite sınavından önceki 4 yılımızı düşününce herkesin böyle yazıp çizmesi çok normal diye düşünüyorum.
Blogumun başından beri yazımı okuyanlar bilirler belki, ben bu blogu sevgilim Göktuğ ile açmıştım. Bazen önceki yıllarımıza dair bazen de özel olarak ilgi alanlarımıza dair yazılar paylaşırız demiştik. Çünkü ben tek başıma bu ortama girmeye cesaret edememiştim sanırım :D
Sonra Göktuğ kendine ait sadece bir yazıdan sonra burayı bana bıraktı.
Şimdi neden Göktuğ'dan bahsetti bu kız diyecek olursanız hemen cevap veriyim, biz lise 2'den beri yani 16 yaşımızdan beri birlikteyiz. Önümüzdeki ay yedinci yılımızı tamamlamış olacağız. Yani bu konu takdir edersiniz ki tamm da bizim hikayemize ön ayak olan mesele ile ilgili :D
Aslında nereden başlayayım diye düşündüm bayağı ama şuradan başlayabilirim sanırım. Öncelikle liseden bu yana birlikte olmamızın ilk büyük sebebi sevgililikten öte çok yakın arkadaş olmamız. İlk günden bu yana en yakınım, sırdaşım, yanındayken hiç utanmadığım ve kendim olabildiğim tek insan olması..
Lisede bu aşk meşk olaylarının başlayıp bitmesinin ve derslere zarar vermesinin en büyük sebebi de liselilerimizin sadece sevgilim olsun nolur çabası diye düşünüyorum. Ha bir de ayrılıktan sonra hayata küsme olayı var ergenliğin vermiş olduğu doğal tepkiler bunlar tabi.
Birlikteyken aklın bir karış havada olmasının çok normal olduğu bir süreç lise dönemi. Ama her iki taraf da hedeflerini bilen insanlar olduğu sürece birbirlerine köstek olmaktan çok katkı sağlamaları kaçınılmaz. Tabi bu çok nadir denk gelebilir o yüzden herkesin yazısındaki ders meselesine katıldığımı anlatabilmişimdir umarım :)
Göktuğ benim hayatıma girdiğinde ikimizin aileleri de ilişkimizi hoşgörüyle karşılayan ailelerden olmadılar. Buna o zamanlar ne kadar hak veremesek de büyüdükçe kendilerine göre haklı olduklarını anladık. İki aile de bizi kendilerine göre binbir zorlukla yatılı okula gönderdiler ve okumamız uğruna bizden ayrı kalmaya katlandılar. Kendi tecrübeleriyle de ders notlarımızın ve ders çalışma sürelerimizin dibi boylayacağını düşündüler. Fakat bizde öyle olmadı. Kendi adıma Göktuğ en yakın arkadaşım olarak gördüğümden itibaren şaha kalktım. Onu bulmadan önce kazandığım fen lisesini bırakıp ailemin yaşadığı ilçedeki liseye geçişime ramak kalmıştı. Birbirimize tutunup birbirimizin ailesi olduk biz zamanla. Yatılı okul bunu gerektiriyormuş, sonradan anladık. Yaklaşık 14-15 yaşında ailemizden ayrılıp para yönetimini, yemek saatimizi kendimiz ayarlamayı, dışarıdaki işlere kendi başımıza koşturmayı, bir çok insanla aynı odada aynı ortamlara bulunma zorundalığımızı öğrenmeye çalıştık. Hepsi çok ama çok zordu.
Başımızdaki hocalarımızın çoğu başarı oranının insanın kişiliğinin güzelliğini temsil ettiğini belirtecek kadar ve başarılı olmazsanız burada sevilmezsiniz diyecek kadar ileri gittiğini gördüğümüzde hayat bizim için çok zor başlamıştı. Özellikle okuldaki ilk yılımı hala düşündüğümde mideme ağrılar giriyor.
Yine uzunca yazmışım ama bu konu bizim için açılmış gibi hissettim.
Sonuç olarak biz lisede birbirimizi bulabildiğimiz için çok şanslı hissediyoruz. Ama lise dönemimizden sonra hala beraber olan tek çiftin biz olduğumuzu söylemeliyim. Bir çift üniversiteye başladıkları an ayrıldılar, bir çift üniversitenin ikinci yılında ayrıldılar, bir çok çift de daha lise bitmeden yollarını ayırdılar. Bitirdikten sonra da kötü dönemler geçirdiler. Onlar şanslı değildi belki, belki de hayat şartları birbirlerine uymadıklarını gösterdi onlara bilmiyorum.
Yukarıdaki paragraflardan birinde de dediğim gibi önemli olan sevgili olmak değil de en yakın arkadaş olabilmekti. O en yakın arkadaş özellikle yatılı okulda sizin aileniz olup her türlü zorluğa beraber göğüs gerebilmeyi öğretiyor.
Yazımın sonunda sanırım lisede ilişki yaşamak kötüdür ya da çok iyidir diye bir sonuca varamadığımı farketmiş olmalısınız çünkü gerçekten bir fikrim yok. Tek fikrim büyük sınavın olacağı son yılda aşk meşk olaylarına pek el atılmaması gerektiği.
Ee benden bu kadar :D Daha da çok şey yazılır bu konuyla alakalı belki ama şimdilik aklıma gelen bunlardı. Umarım şuanda liseli olan arkadaşlarım çok güzel çok kaliteli bir lise hayatı geçirirler 💜
Deep beni bu haftaki ağaç ev sohbetine davet ettiğin çokk teşekkür ediyorum sana. Bu güzel konuyu öne süren blogger arkadaşımız Barış Doğan'a da çok teşekkürler 😊
Bir sonraki ağaç ev sohbetlerinde buluşmak üzere...
Ben olmaması taraftarıyım ama by tamamen sizin gibi her zaman güzel örneklerle sonuçlanmamasından ötürü 🙂
YanıtlaSilKesinlikle ben de aynı şekilde düşünüyorum ama liselilere ne kadar çok sevgili yapmayın sakın desek de mutlaka ki bir gönül ilişkisi kuracaklardır. Benim fikrim bu gönül ilişkisini çok kolay atlatabilmelerinden yana :D
SilOkuması zevkli bir yazı olmuş. :) Benim lisedeki İngilizce öğretmenim de eşi ile lisede tanışmış. Derste bize konu verirdi konuştururdu, o da tam bu soruyu sormuştu. Ben de lisedeki ilişkilerin devam edeceğine inanmadığımı söylemiştim etrafımdaki insanlar en fazla 1 hafta beraberlerdi, ve bana saçma geliyordu doğal olarak. Ama kendisinin lisede eşini bulduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım gerçekten, sizinkisi de zorlu ama güzel bir denk geliş olmuş. :) sevgiler..
YanıtlaSilBen de aynen sizin gibi düşünüyorum doğru kişilerin birbirlerini bulamadığı her ilişki için. O doğru kişiyle lisedeki yaşlarda devam etmek de oldukça zorlu bir süreçti. Çok teşekkür ederim yorumunuz,içtenliğiniz için :))
SilÇok etkenler var tabi ayrı kalmak özlem sıkıntılar veya olgunlaşmalar tercihler neyse size mutluluklar diyelim .Başarılar
YanıtlaSilHem zorlu hem güzel etkiler bıraktı evet, teşekkürler
Sil